Bu zamanı yaşamak zor!
Yaşama dair anlık değişikliklere ayak oydurmak da öyle.
Elde olmayan nedenler den ötürü başa gelenleri çekmek. Umduklarımız la bulduklarımız arasındaki mesafenin uçsuz bucaksızlığını görüp uyumamaya direnmek, yaşam da görülen aykırılık ve çelişkilerin her geçen zamanda büyüdüğünü görmeğe katlanabilmek,. Hali ahvali göz önüne getirip, seslendirmeye pek de alışık olmadığımız “ neler oluyor bize, neler oluyor” gibi serzenişleri yüksek sesle dile getirmek, zorluğun bir başka çeşidi.
Her biri başka biriyle yarışıyormuş gibi, ardı ardına gelen felaketlerin açtığı yaraların acıları dinmeden aynı acıların bir daha yaşanmaması için gerekli tedbirleri almak yerine bir birleriyle çekişmeyi tercih eden yerel yöneticilerin sahneledikleri oyunları seyretmeye katlanmak daha da zor.
Cumhuriyet kenti Karabük yaşayanları olarak Dünyamızın, çoğu yerinde olduğu gibi Türkiye’ mizin, ve de yaşayanı olmaktan övünç duyduğumuz Karabük’ümüzün fay hattına yakınlığını çok iyi biliyor olmamıza rağmen DEPREM gerçeğine karşı gerekli ve yeterli tedbirleri almada geç kalındığı endişesini yaşıyor olmak da öyle.
İzmir depreminden sonra gazetelerde yayınlanan 2020 yılında Dünyada meydana gelen depremlerde 169 insan öldü, ölümlerin156 sı Türkiye de vuku buldu haberini herkes okudu.
2020 yılından 6 Şubat 2023 yılına kadar geçen zamanda ne kadar deprem, depremlerde ne kadar insan öldü bilmiyorum ama,
Bizim 6 Şubat 2023 te yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli büyük depremde 1 milyonu aşkın bina yıkıldı. 46 bini aşkın insanımız öldü. Yok olan değerlerimizin rakamlarla ifadesi çok zor.
Bu acı gerçeğe rağmen anlaması gerekenlerin hala anlamadıkları bir şeyler varsa, bu günün koşullarında denilebilecek bir şey yok.
Deprem uzmanlarının bilimsel raporları, yeterli önlem alınmadığını, felaketin göz göre göre geldiğini gösteriyor olmasına rağmen sorumluluk üstlenen olmadı. Neden böyle olduğuna cevap vermesi gerekenlerin her zaman olduğu gibi cevapları yan ceplerinde hazırdı sanki! “ Depreme hazırlıksız yakalandık” oldu.
Keşke, sorumlular “ depreme hazırlıksız yakalandık” dememiş, açılan yaralarımızı daha çok kanatmamış olsalardı.
Deprem, sel gibi benzeri afetler önlenmesi zor doğa olaylarıdır. Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde hatta ülkemizi bir ahtapotun kolları gibi saran fay hattına yakınlığı ile depremle koyun koyunayız.
Yüksek dağların arasındaki vadide kurulu Karabük ili ve ilçelerimiz bardaktan boşalırcasına yağan yağmurlardan oluşan sellerin nelerimizi alıp götür düğünü gördük. Rabbimizin bakraçtan boşalırcasına yağan yağmurun oluşturacağı selden esirgesin.