Merhaba

Yayınlama: 03.10.2023
A+
A-

VİCDANLAR KARARMASIN

Geçen haftanın ikinci yarısında milletimizin hemen hepsini, hepimizi içine alan ekonomik krizle ilgili araştırma ve sonuçları yayımlandı.  

Ülkemizin yakasına kene gibi yapışan ekonomik krizin ağır faturası ülke nüfusunun neredeyse tamamını aç ve yoksul hale dönüştürdü, diye yazıldı. 

Araştırma; Türkiye’de 56 milyon insanın aç yaşadığını, 28 milyon insanın da yoksullukla boğuştuğunu, 86 Milyonluk nüfus içinde sadece iki milyon insanın rahat yaşadığı belirtilirken, 84 milyon insanın ise açlık ve yoksulluk içinde yaşam mücadelesi verdiği belirtildi. Anlaşılan o ki; Türkiye de Genel seçimler öncesi söylenen her sözün canlılık süreci seçimlere kadarmış. Şimdilerde yaşadıklarımızın hemen hepsi, seçim sonrası yaşadıklarımız daha önceleri yaşadıklarımızın tekrarı sanki! 

Yerel seçimler takviminin başlamasıyla verilmesi muhtemel ara öncesi gemi azıya alan fahiş fiyat, yüksek enflasyon, Türk Lirasında yaşanan değer kaybı, her yeni gün suratlarda şaklayan yeni zamlar, giderek çekilmez boyutlara ulaşan geçim derdi, artan sorumluluklar, küçülen-  emekli maaşları haksızlığının ve çaresizliklerinin açtığı yaralarının izlerini derinleştirdi.

Ulusumuzu saran ve de sarsan toplumsal fırtına şiddetini artırarak sürüyor.                                                                                                    

Dünyada yoksulluk girdabına düşenlerin sayıları her yerde azalıyor. Bizde yoksulluk buhranı tavan tapıyor. Fakirlik yoksulluk girdabına düşenlerin sayıları giderek artıyor.

Neden?

Bir avuç tuzu kuruyu değerlendirmenin dışında tutsanız. Geride kalan Karabük yaşayanlarının hemen hepsi Sos-yo ekonomik gidişattan, hoşnut olmadığını söyler, Yarısı mutsuzum, diğer yarısı çok daha mutsuz olduğunu söylüyor. 

Kötü günler bitecek diye çok sevinmiştik, oysa!  Kötü günler bitti derken meğer gelen çok daha kötülerindenmiş.

Anlaşılan Genel seçimler öncesi ve sonrası yaşadıklarımızın tekrarını, Yerel Seçimler öncesi de sonrası da tekrardan yaşayacağız.  

Rastlaştığınız hemen herkes aynı şeyleri söylüyor.                    

Görüyorum ki yalnız değilmişim. 

Alanında satanında hikayesi aynı. “Yaklaşık 14 – 15 yıldır Karabük merkezin ve Safranbolu’nun pazarlarında ürettiklerimizi satar ihtiyaçlarımızı alırız. son iki üç senedir yaşanan ağır ekonomik koşulların satanında alanında bu kadar zorlandığını görmemiş, yaşamamıştık diye başlar.” Devam ederler, Sizde katılır desteğinizi bir şekilde ifade edersiniz.                                                                                                                                                            “Hayat zor, her şey pahalı. Hayat ateş olmuş kimse yaklaşamıyor.  

Pazarlarda alış- veriş zamanları değişti, farkında iseniz, azınlık sabahı büyük çoğunluk sonrasını yani gün bitimine yakın zamanı seçiyor.” Neden? sorusunun cevabı iç acıtıcı ve uzun.                             

Yöneticiler, “Halkımızı enflasyona ezdirmiyoruz ezdirmeyeceğiz, diyorlar ya! Onlara ne diyeceğini şaşırıyor insan! Kim nasıl anlarsa anlasın acı yüklü bir tebessüm le yetiniyoruz.                                                                                                              

Sayın yöneticilerimize ağalar beyler; Sizin hiç mi büyükleriniz yok. Nineleriniz, dedeleriniz, Ananız, babanız, dayınız, amcanız halanız teyzeniz, ablanız, ağabeyiniz, Köylünüz, şehirliniz konu komşunuz, bunlarda bizim yurttaşımız dediğiniz olmuyor mu? be?  

Askıda ekmek kuyruklarında, Huzur evlerine kayıt sıralarında, çöp konteynerlerinin başlarında, Çok zor durumdayız açız çaresiziz diyorken gözleri dolu dolu olanların arasında. Bize haksızlık ediyorsunuz hakkımızı helal etmiyoruz diyen emeklilerin düşük maaş mağdurlarının arasında biz yöneteniz bunlarda bizim yönettiklerimiz dediğiniz zamanlarınız hiç mi olmuyor? Düşünün hele!..

Esen kalın.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.