‘Karabük’ten Yükselen Işık’ yayımlandı

‘Karabük’ten Yükselen Işık’ yayımlandı
Yayınlama: 20.07.2023
A+
A-

Safranbolulu Şair Yazar Döndü Açıkgöz’ün Araştırma Kitabı olarak yayımladığı ‘Karabük’ten Yükselen Işık’, Karabük’ün kuruluşundan demir-çelik işçilerinin grevine, 8 Kasım eylemlerinden günümüze pek çok olaya ışık tutuyor.

Safranbolulu Şair Yazar Döndü Açıkgöz tarafından araştırma kitabı olarak kaleme alınan ‘Karabük’ten Yükselen Işık’ 288 sayfa olarak yayımlandı.

Karabük’ten Yükselen Işıkkitabı hakkında açıklamalarda bulunan Safranbolulu Şair Yazar Döndü Açıkgöz, “Bu kitabımda, Karabük’ün kuruluşundan bu yana 1989 Demir- Çelik işçilerinin grevi, 5 Nisan 1994 Ekonomik Tedbirler Yasası ile dönemin hükümeti tarafından Karabük Demir Çelik Fabrikası’nın kapatılmak istenmesi ve 8 Kasım eylemlerini, spordan hava kirliliğine kadar birçok konuyu ele aldım.  Ayrıca kitabımda 89 Grevi ile gazetecilik hayatı başlayan BRTV Televizyon Sahipleri Mehmet ve Osman Çetinkaya kardeşlerin çetin günlerden nasıl bu günlere geldiklerinin hikâyesi, Karabük üzerine bakanlar, Safranbolu eski belediye başkanları, sendikacılar ile yaptığım söyleşiler, Karabük’te eski yıllardaki sanatsal faaliyetler ve son bölümde de Karabük şiirleri yer alıyor.” dedi.

‘Karabük’ten Yükselen Işık’ isimli araştırma kitabı hakkında bilgiler vermeye devam eden Açıkgöz, “1989’daki demir- çelik işçilerinin başlattığı grevi sonlandıran, yani hükümet yetkilileri ile toplu sözleşmeyi imzalayanın Çelik-İş Sendikası Genel Başkanı Metin Türker olduğu bilinmekte. Oysa Çelik-İş Sendikası Karabük Şube Başkanı Enver Bora ve Genel Başkan Vekili Abdullah Kuzulu, Metin Türker’den habersiz 17 Eylül 1989’da hükümet yetkilileri ile toplu sözleşmeyi imzalayarak grevi sonlandırmıştır.  Bu konu ve 1994 Karabük Demir Çelik Fabrikası’nın kapatılma kararı ile başlayan eylemler hakkında Genel Merkez’de Genel Eğitim Sekreteri olarak görev yapan Ruhi Ayhan ile de uzun bir söyleşim var.” dedi.  

“Eksik kalan, yazılmayanları yazdığımı düşünüyorum”

 Karabük hakkında bugüne kadar çok kitap yazıldığını dile getiren Safranbolulu Şair Yazar Döndü Açıkgöz, “Fakat ilklerin yaşandığı, kurtuluşu değil, her 3 Nisan‘da kuruluşu kutlanan tek kent olma özelliği olan bu kentin, eksik kalan yazılmayanları yazdığımı düşünüyorum. Mesela Karabük’ün ilk fotoğrafçısı, ilk kadın kuaförü ilk gelinlik dikim atölyesi, ilk gazetesi, dergisi, köyden şehirleşmeye giden süreci fotoğraflarla anlatan bir kitap. Karabük demek, Mustafa Kemal Atatürk’ü kalben bir daha sevmektir diyorum.” dedi.

“Sesimiz her yere ulaşmasa da Karabük’e benzer başka bir kent yok”

Açıklamasında kitabın önsözünde yazdıklarını da aktaran Açıkgöz, ‘Karabük’ten Yükselen Işık’ kitabında, “Karabük’ün sanayide geliştiği kadar sosyal yaşamda da yeniliklerle anılması ayrı bir gururdur. Köyde veya şehirde yaşamak kimseyi insan yapmaz. Önemli olan o yere sığabilmektir. Her insan kendi evinde özgürdür ve bu coğrafya insanlarının evi de Karabük’tür. Bu ev bildiğimiz yer yenilikçi, öngörüsü yüksek, çağdaş yöneticiler sayesinde şekillenmiş, şekillenecektir!.. Her ne kadar bugün eski Karabük’ün kurulduğu o modern çağdaş, sosyal yaşantının, sanatsal faaliyetlerin yoğun olduğu yılları arıyor olsak da bizler hep bu kente ait olduk. Sesimiz her yere ulaşmasa da Karabük’e benzer başka bir kent yok. Bunun anlamı çok büyük, burada yaşayanlar kentin dışında değil, içinde olmayı seçtiklerindendir. Bu demektir ki bu kentin daha iyi gelişmesi için her türlü koşulların yaratılmasını sağlamak, başta siyasetçilere, sivil toplum örgütlerine, sanatçısına, halkına düşmektedir. Herkes üzerine düşen görevin bilincinde olduğu sürece gelişmeyi kimse durduramaz. Bir ulusun kılcal damarlarına benzeyen kentler tümüyle modern hayat üzerine inşa edildiğinde, köylerden ve kasabalardan insanlarla birlikte bir sermaye göçünün olacağı da kaçınılmazdır. Bunun yanı sıra kültür çatışması, sosyal ve psikolojik beşerî münasebetlerdeki gerilim tehdit oluşturur. Özellikle ideolojik yönden kendilerine yakın görmediklerini dışlayan kesimler veya siyasiler yaşanan travmaları muhakeme edemeyince, konu dinden, kavgadan, ölümden öte gitmiyor. Halkta karşılığı olan yaşam koşulları ancak toplumun hayatına müdahale edilmediğinde ortaya çıkar!..  Bir insan için en uzak ülke kendi içinde yarattığı yerdir… Yine büyük kentleri saymazsak, küçük taşra kasabalarında sosyal yaşamın gelişmesinde belirleyici olan kişiler hep öncülük vazifesi görmüş, idolümüz olmuştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu nedenle sıradan biri değildi. Nasıl ki siyasetle politika aynı şey değilse ülkemizin, Karabük’ün geleceğini belirleyici olanlarda ancak Atatürk gibi derin öngörülere sahip kişilerle sağlanacaktır. Politikacı olmak kolaydır, fakat o güç saplantısına girmemiş, ‘gidecek bir yerin kalması’ yönünde vatan’ mücadelesi vermiştir. Kaldı ki zaman bize neyin ve kimin daha üstün olduğunu göstermiştir…” ifadelerinin yer aldığını söyledi.

Kaynak: S. Oğuzhan Doğan

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.