22. TBMM Başkanı Bülent Arınç, Ağabeyi Ümit Doğay Arınç’ın kendi hayat hikayesinde Karabük’ten çokca bahsettiğini söylediği konuşmasında, “63’te Karabük’e geldi. Aynı zamanda da Karabük Demir Çelik’te frezeci olarak çalıştı. Karabük’ten hep saygıyla ve sevgiyle bahsederdi.” diyerek ağabeyinin anlattığı hikayeden bahsetti.
2010 referandumunda Karabük’e geldiğini söyleyen Arınç, ağabeyinin anısını gerçekleştirilen toplantıda anlattığını dile getirerek, “İyi ki anlatmışım. Yüzde 70’in üzerinde evet oyu çıktı Karabük’te.” dedi.
27. TBMM Başkanı İsmail Kahraman’nın da Karabük’te yetiştiğini söylediğinden bahseden Arınç, “Büyüğümüz, Meclis Başkanı, ‘Ben de orada yetiştim.’ dedi. Halbuki Biyografisine bakarsanız Rize İkizdere doğumlu. ‘Babamız bizi Karabük’e götürdü ve gençliğimiz orada geçti.’ Meclis Başkanımız Mehmet Ali Şahin Bey buralı. Pek çok kıymetli siyaset adamlarımız, devlet adamlarımız var. Karabük’te en azından bir süre bulunmuşlar. Karabük’ün havasından, suyundan, insan kalitesinden istifade etmişler. Biz de hamdolsun gelip gittikçe bu şahısların pek çoğuyla temaslarımız oldu ve görüşüyoruz.” dedi.
Karabük’ün kabuğu içerisinde yaşayan bir kent olduğunu belirten Arınç, “Turizmin her bölge için çok önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. Ankara ve İstanbul’a neredeyse eşit mesafede kalmış Karabük’ün yararlanması gerekir. Bu konuyu gündemimize alalım. Hem iç turizm açısından hem dış turizm açısından çekici olalım. Cazibe merkezi olalım. İnsanların tercihlerini öğrenelim. Karabük kabuğu içerisinde yaşayan neredeyse bir koza gibi kalmış bir il olmaktan çıkmalı. Kozasını çatlatmalı ve içerisinden turizmin getirisiyle karşılaşmalı. Anadolu’nun pek çok yerini dolaşıyorum. Otellerde kalabalık gruplar görüyorum. ‘Siz nereden geldiniz?’, ‘Biz şu destinasyon içerisinde 5 ili geziyoruz’ diyorlar. Karabük’ün de kendi hikayesinin yazılması lazım. Karabük’ün de bir cazibe merkezi halinde belki şuanda da böyledir beni bağışlayın, mazur görün. Ama daha ilerde olmalıyız. Daha iyi olmalıyız. Daha güzel olmalıyız.” dedi.
Kaynak: S. Oğuzhan Doğan