Kalemden Dökülenler

Yayınlama: 01.08.2025
A+
A-

Orman Yangınlarına Dair

Değerli okuyucularımız bugün sizlere biraz yanan ormanlarımızdan bahsetmek istiyorum ama ne kadar bahsedebilirim bilmiyorum. Sizler de o bölgelere gittiğinizde boğazınız düğümlenecek, ne diyeceğinizi, ne konuşacağınızı bilemeyecek duruma geleceksiniz.

22 Temmuz ile başladı orman yangını macerası. Burunsuz köyü Cildikısık mevkii yanıyor. 55 hektarlık alanımız kül oldu. Rüzgar, ah sıcaklarda serinletsin diye o kadar çok istediğimiz o rüzgar var ya yaktı bizi. 23 Temmuz. 55 hektarlık ciğerimiz yandı ama şükür dedik. Şükür kontrol altına alındı.

Sonrasında 23 Temmuz’da çıkan o dumanlar, o siren sesleri. Çavuşlar köyünde asıl yangın başladı. Karabük’ü topyekün yapan, Karabük’ün ciğerlerini yakan o yangın. Rüzgar var. Rüzgar bir o tarafa bir bu tarafa esiyor. Esme rüzgar, yapma, yakma ciğerimizi. Tedbirsiz bir haldeyiz ne yapalım, nereye koşalım, nasıl yardım edelim?

Köylüsü, şehirlisi, çoluğu çocuğu, genci yaşlısı, kimi kazma kürek, kimi elinde su bidonları, kimisi ekiplere bir yudum su bir parça ekmek için koşuyor. Ekipler kesmiş yolları can güvenliği mühim. Biri diyor traktörüm, biri diyor evim.

Reklam değil bu söyleyeceğim ama söylemem lazım. Doldurdum arabayı suyla ayranla. Yangını söndürecek gücüm yok bari karınca misali koşayım dedim. Haber, habercilik şurda dursun. Arkadaşları aradım dediler su getir içecek getir. Aldım dedim var onlar. İlk çevirme noktasını geçtim. Sonra jandarma ekipleri. Gidemezsin. Neden? Gidemezsin. Bak ben basın mensubuyum. Bu kartta İletişim Başkanlığı’ndan alınan basın kartı. Ayrıca onu geçtim araba da koli koli içecek var. Soğumasın bak buz attım soğumadan götüreyim. Yok dedi. Bir sürü basın mensubu varmış. Kimin ne kartı var nasıl basın mensubu bu da ayrı bir soru işareti de bu konuya girmeyeceğim. Su tankerleri, arazözler, ekip arabaları vızır vızır. Jandarma diyor ki sen suyu bahane ediyorsun. Gerçekten bunu yaşadım ve gerçekten çok acı bir ithamdı. Dedim sen beni tanımıyorsun. Sırf arı gibi su taşıyan ekipleri hasbelkader zorda koyarım, aracımla engellerim diye kaldım orada. Jandarma suyu ver ben resmi araçla göndereyim diyince tabi dedim. Benim arzum zaten buydu verdim. Araçta kalanları da onlara ikram ettim. Neyse bu konu burada kalsın.

Güzelim yeşil doğa dönüyor siyaha. Güneş düşerken karanlık çöküyor, yangının alevi güneş misali. Yakın olanı yakıyor, uzakta olana aydınlık ve korku. İlk gün gece vakti tekrar çıktım. Sağım yangın, solum yangın. Önüm yangın, ardım yangın. Dağlar, güzelim ağaçlar cayır cayır yanıyor. Yol kenarları yanmış yanıyor. Vatandaşlar karınca misali herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor. Bu yangının isimsiz kahramanı çok. Vallaha çok billaha çok. Orman teşkilatımız, itfaiyelerimiz, AFAD, UMKE, belediyeler, kamu kurumları, offroad ekipleri, Kızılay, STK’lar, vatandaşlar

Herkes bir şeyin ucundan tutabilir miyim? Bir nebze faydam olur mu çabasında. Kimi farkında kimi değil aslında bir organizasyon var, bir program var ama vatandaş nereden bilsin? Elinden bir şey gelir mi onun derdinde. Tabi bu da malesef bazen ekipleri zor duruma düşürdü.

Herkes bir yorum bir eleştiri yapıyor. Kimi daha güzel olsun diye kimi kötü tarafı görüyor. Kimi teşkilatların çalışma prensibinden bir haber, kimi doğrusuyla yanlışıyla yorum yapıyor. Şu bir gerçek ki ortada çok büyük bir emek, alın teri, gözyaşı, uykusuzluk ve çaba var. Türkiye’nin dört bir yanından ekipler koştu yardıma. Ekiplerin bazıları yangından yangına geldi. Bölge sarp, kayalık. Dışarıdan gelen ekipler nereden bilsin Karabük’ün dağ yolunu. Oldu tabi bazı eksiklikler.

Herkes dersini çıkartır, çıkartmalı da. Orman diyoruz, orman işçisi, orman kooperatifleri, üst birlik diyoruz. Milyon TL’lerden, Milyar TL’lerden bahsedilen yer de herkes taşın altına elini bundan sonra koyar ya da koydurulmalı diyoruz. Fazladan 1 araç, 1 helikopter artık yangın sonrası yeni yangınlar için alınabilecek ne önlem varsa.

Ovacık yoluna saptıktan sonra görülen manzaraya içinizin yanmaması, gözyaşlarınızı tutmanız mümkün değil.

Ha bugün alevler daha sakin yarına kontrol alınır derken bir rüzgar yine hararetli bir mücadele. Bugün kontrol alınır mı ha bugün ha yarın derken Kahyalar’dan yükselen dumanlar büyük bir sinir harbi, büyük bir üzüntü, büyük bir yıkım. Öğleden geceye, geceden sabaha endişeli bekleyiş.

Çoğu ekip Aladağ’da. Kahyalar tarafı daha sakin. Vatandaşlar koşturuyor. Elinde küreği olan kürekle, kesim motoru olan motorla, tankeri olan tankerle. Karınca misali koşturuyor. Girmeyin o kadar ormana, çıkın. Rüzgar var. Canınız daha kıymetli. Kaçın oradan.

Şükür ki kontrol altına alındı. Ciğerlerimiz, ormanlarımız yandı.

Şu taraf da yanıyor.

Bak sıçradı orada da başladı.

Hortum yetişmiyor abi burası da yanıyor.

Abi yukarıyı nasıl söndüreceksin?

Şu evi kurtaralım su var mı? Kovalarla su atalım. Hortumda su yok.

Su bitti. Hortumları toplayalım yapacak bir şey yok. Dur abi dur tanker geliyor.

Rüzgar esme. Esme rüzgar. Yakma bizi.

Uykusuz günler.

Dumandan zehirlenen kahramanlar.

Ailesinden çoluğundan çocuğundan uzakta belki hiç gelmedikleri bir şehirde büyük bir mücadele eden kahramanlar.

Pek çok kez ailesini arayıp helalleşenler.

Bir ağacı, bir canlıyı kurtarmak için canından geçenler.

Bu vesileyle Eskişehir’deki şehitlerimizin ruhu şad olsun. Rabbim ailelerine, dostlarına ve sevenlerine sabırlar versin.

Rabbim böyle bir afeti bir daha yaşatmasın.

Karınca misali

Suyun yoksa ateşe atacak izlemekle kalırsın

Çalı çırpıyla vur, toprak at işe yarar mı?

Yaptık ne gelirse elimizden                                      

Karınca misali, ebabil kuşu gibi

Çabalar yaramadı dersek yalan olur da

Yaradı mı, içimizi ferahlattık

Az bir yeri söndürdük, bir evi kurtardık

İçimiz rahat da ciğerden yandık

Canla başla çalışan, yanan ekiplere

bir yudum su, bir parça ekmek olduk

Karınca misali, içimizi bir nebze ferahlattık

Elimizden geleni yapmaya çalıştık

Afet ki ne afet, cayır cayır yaktı, yıktı

Taşı, toprağı, eli, yüzü karaya boyadı

Kapkara kesilmiş kalpleri bile yaktı

Herkes karınca misali elinden geleni yaptı

Tartışılır, doğrular yanlışlar konuşulur da

Zamanını bilmek lazım

İş reklam yapmaya geldi mi

Fırsatı kaçırmayanları da görmek lazım

Bu işin isimsiz kahramanı çok

İsmi olup da reklam yapmayanı da

Gördük köy için orman için yananları da

Minnettarız hepsine varolsunlar

Nasıl kıyar bir can bir cana

Nasıl kıyar geleceğine, nesline

Akıl  sır erdirmek mümkün mü bu olanlara

Hakk’ın gazabı üzerinize olsun

Haydi kalkın şimdi ayağa yek vücut olmaya

Olan oldu topyekün ciğerlerimiz yandı da

Yaklaşıyoruz Karabüklüler Gününe 7 Ağustos’a

Artık KARABÜK’ü yeşillendirme vaktidir

Değerli okuyucularımız ben yazımı burada bitiyor ve herkesin elinden geleni yapması için tekrar ciğerlerimizin yanmaması için çok dikkatli, tedbirli ve temkinli olmaya davet ediyorum.

Bir başka yazıda beraber olmak dileğiyle…

Allah’a emanet olun.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
  1. Nevzat Korkut dedi ki:

    Allah beterinden korusun.Kriz yönetmek çok önemli.Tecrubeli idareciler işin başında olmalı, böyle zamanlarda siyaset azıcık kenarda durmalı ki işin ehli ve sorumluların işlerini yapsınlar.Muhasebe yapmak,sonucu değerlendirmek, tekrar olduğunda hatasız Bir süreç yönetmek lazım.