Dünyanın en güzel özelliklerinden biridir güler yüzlü olmak.
Hayatın her evresinde Sos-yo ekonomik yaşamın her yerinde, insanın hele politikacının her birin de aranan bir özelliktir.
Güler yüz insan hayatına çok güzel katkıları olan bir özelliktir. Güler yüzlü olmak insanın kendine güvenin işaretidir. Kendisi ile çevresiyle barışık kişiler daha çok gülümserler, daha özgür, daha gerçek, daha mutludurlar. Gülümseme insanların sıcak tarafını gösterir.
Aslında biz Türk milleti olarak, bölge olarak, Karabük yaşayanları olarak çok zor anlara rağmen güler yüzlü olmayı sürdürebilen bir toplumduk. O özelliğimizi büyük ölçüde yitirdik. Hem güler yüzlü insanlara hem de politika yapan politika yoluyla halka yarar sağlamanın onurunu paylaşmaya aday gülen yüzlü siyasetçileri gün ortasında bile çıra yakıp arar olduk. Yıllardır güler yüzlü insanları azalttık, normalin çok daha üstünde kırgın, kızgın, sinirli, sıcakta üşüyen, soğukta terleyen bir toplum haline getirildik. Gülen yüzlü insanlar etrafa ışık ve neşe saçarken, asık suratlı insanlar ise etrafına olumsuz bir enerji ve soğuk bir hava yayarlar. Güler yüzlülük hayata çok önemli katkıları olan bir özelliktir.
Bu dönemde yerel yönetimlere aday olanların polemiklerle ön plana çıkması üzüntü verici. Karabük’ümüzün yığınla çözümlenmesi gereken sorunları varken günlerimiz çözümlerle değil yeni yeni sorunlar oluşturarak geçiyor. Dertler taşıyamayacağımız boyutlara ulaşıp ağırlaşıyor. Elbette karışıklık, karşıtlık ve kargaşa, sağlıklı yaşamı olumsuz etkiliyor.
Sos-yo ekonomik yaşam güçlükleri, aydınlıktan haz-etmeyenler in karanlıklara yönelişi semalarımızdaki kara bulutların yükünü dahada ağırlaştırıyor. Partizanlığa yöneticileri kişisel eğitim ve amaçlarını yürütme ve gerçekleştirme düzeni olarak uygulandığı günümüzde ulusal sorunların eşitlik ve yansızlıkla çözümü bir düş olarak kalıyor bir adım bile öteye gitmiyor.
Günle zaman 20 Mart 2014 Çarşamba. Zamanda yaşam hiçbir dönemde görülmemiş bir biçimde heyecansız, yerel seçim dönemi, yine hiçbir zamanda yaşanmamış geçim derdi çekerek geçiriyor. Zamanda, görülmemiş bir biçimde yaşanan ibretlik olaylar yaşam arzumuzu yaralıyor.
Adayların polemiklerle ön plana çıkmaları üzüntü verici. Düne göre bugün ne seçim derdi ne de geçim derdi bir gram eksilmiyor.
Oysa gülen bir yüzün, güzel bir sözün açamayacağı kapı olmaz, derlerdi atalarımız.
Ne yazık ki bu dönemde, siyaset yapış tarzımız ı, salt duygu ağırlıklı tartışma biçimi münakaşaya sıkıştırdık. Yine yeniden gerek genel gerekse yerel siyasette sevgiden uzak kaba hoyrat bir seyir izleniyor. Demir Çelik Fabrikalarının ikizi Cumhuriyet kenti Karabük’ten giderek uzaklaşıyor. Bir başka ifadeyle Siyaset topluma ve bireye hizmet getirmekten çok egoları tatmin aracı olarak görüyor. ’Laf üstüne laf değil, taş üstüne taş koyacak projeler’ üretin demeler çoktan başlamış bile. Haksızda sayılmazlar hani: Cumhuriyetimizin yeni yüz yılında birlik ve beraberliğimizi en üst düzeye çıkarmak, krizlerin değil çözümlerin konuşulduğu bir şehir ve yaşayanlarının kardeşliğinin tesisi için yola çıktıysanız, Hedefiniz ikinci yüz yılımızda güçlü ve demokratik, devleti huzurlu ve zengin, toplumu eşit ve özgür yurttaşların yaşamaktan zevk aldıkları bir KARABÜK’ü inşa etmekse ne duruyorsunuz. Hadi bakalım kolay gelsin…
Esen kalın.