Türkiye’nin en köklü belgesel film festivallerinden biri olan 26. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali, bu yıl yalnızca film gösterimleriyle değil, sinema dünyasına yön verecek kapsamlı bir çalıştayla da dikkat çekti. Festival kapsamında gerçekleştirilen Belgesel Sinema Çalıştayı, hem akademik çevrelerden hem de sektör temsilcilerinden büyük ilgi gördü.
Festivallerde Belgesel Sinemanın Temsili Tartışıldı
İsmail Timuçin, Eren Karakaş, Dr. Öğr. Üyesi Musa Ak ve Öğr. Gör. Serdar Sabuncu’nun moderatörlüğünde gerçekleştirilen ilk çalıştayda, Türkiye’deki film festivallerinde belgesel sinemanın ikinci plana atıldığına dikkat çekildi. Katılımcılar, özellikle kurmaca filmlerle çakışan program saatleri, prestijli salon eksikliği, seyirci ilgisinin düşüklüğü gibi yapısal sorunları gündeme taşıdı.
Konuşmalarda, Altın Safran’ın sabit bir gösterim mekanı oluşturmasının, seyirci alışkanlıkları açısından olumlu bir örnek oluşturduğu vurgulandı. Belgesel filmlerin sosyal medya dışında yerel medya ve geleneksel mecralarla desteklenmesi gerektiği ifade edildi.
Ayrıca ödül sistemlerindeki adaletsizlikler, belgeselcilerin kariyerlerinde karşılaştıkları destek eksiklikleri ve ön jüri yapılarındaki çeşitliliğin yetersizliği eleştirildi. Belgesel sinemanın kültürel hafızayı taşıma rolüne dikkat çekilerek, festivallerin yıl boyu sürecek etkinliklerle bu alanı desteklemesi gerektiği ifade edildi.
“Dijitalleşme ve Türkiye’de Belgesel Sinema” başlıklı ikinci çalıştay ise Doç. Dr. Fırat Sayıcı moderatörlüğünde, Bahriye Kabadayı Dal, Doç. Dr. Mehmet Köprü ve Yönetmen Aydın Orak‘ın katılımıyla gerçekleşti. Katılımcılar, dijital teknolojilerin üretim süreçlerini kolaylaştırmakla birlikte etik ve sanatsal sorumlulukları da beraberinde getirdiğini vurguladı.
YouTube, Netflix gibi dijital platformların erişimi artırdığı, ancak telif hakları ve ticari kaygılar nedeniyle bağımsız belgeselcilerin zorlandığı belirtildi. Çalıştayda ayrıca, yapay zekâ temelli prodüksiyon teknikleri, belgeselin samimiyetini ve gerçekliğini nasıl etkileyebileceği yönünden tartışıldı.
Dijital çağda seyirci alışkanlıklarının hızlı değiştiğine işaret eden konuşmacılar, belgeselin yalnızca hızlı tüketilen içeriklere indirgenmemesi gerektiğini vurguladı. TRT gibi ana akım kanalların ve yerel televizyonların, belgesel içerikleri daha fazla desteklemesi gerektiği ifade edildi.
Her iki çalıştayda da Altın Safran Belgesel Film Festivali’nin, belgesel sinemayı merkeze alan yapısıyla önemli bir model sunduğu dile getirildi. Katılımcılar, festivalin yalnızca gösterim platformu değil, aynı zamanda yapım, dağıtım ve tartışma ortamı olarak da konumlanmasının önemine dikkat çekti. Safranbolu’da 26 yıldır süren bu festivalin, belgesel sinemanın Türkiye’deki geleceği adına ilham verici bir rol üstlendiği vurgulandı.