Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) ilgili kuruluşu İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC) işbirliğinde, Ticaret Bakanlığı ve Helal Akreditasyon Kurumu koordinasyonunda gerçekleştirilen zirve, İstanbul Fuar Merkezi’nde kapılarını ziyaretçilerine açtı.
Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu, “Helal ticaretinde inovasyon ve mükemmelliyetçilik” mottosuyla düzenlenen zirve, helal ekosistemini global ölçekte bir araya getirirken, bu anlamda dünyanın önemli organizasyonları arasında yer alıyor.
Zirvenin ikinci gününde düzenlenen “Helal Ekonomide Yönetişimin Stratejik Mükemmelliği” oturumunda konuşan Kırıkkale Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Hamurcu, helal endüstrisinin İslami ilkelere uygun, kalite ve hijyenik standartları yüksek, sürdürülebilir üretimi merkezine alan bir kavram olduğunu söyledi.
Helal endüstrisinin dinamik bir ekosistemi ifade ettiğini belirten Hamurcu, bu ekosistemin ise gıdadan ilaca, kozmetikten turizme, finanstan lojistiğe kadar çok kapsamlı bir alana yayılmış durumda olduğunu belirtti.
Hamurcu, şöyle devam etti:
“Bu büyümenin gelişerek artacağı öngörülüyor. Bugün helal ekonominin, helal endüstrinin 7 trilyon dolar seviyelerine geldiğini biliyoruz ve 10 trilyon dolar seviyelerine de gelmesi öngörülüyor önümüzdeki yıllarda. Bu büyüklük helal endüstrinin, helal pazarın aslında artık bir niş pazar olmaktan çıktığını küresel bir stratejik önem kazandığını ifade ediyor. Bu hızlı büyümenin arkasında yatan sebepler neler olabilir diye baktığımızda ise öncelikli olarak helal endüstri, helal gıdaya, helal konseptine artan talep. Bu artan talep ise öncelikle Müslüman nüfusun artmasından kaynaklı.”
Endonezya Deniz İşleri ve Balıkçılık Bakanlığı Deniz Mekânsal Planlama Genel Müdürü Kartika Listriana da Küresel İslami Ekonomi Raporu’na atıfta bulunarak, Endonezya’nın helal ekonomik göstergelerinde küresel sıralamada öne çıkan ülkeler arasında olduğunu söyledi.
Kartika Listriana, “Endonezya, 240 milyonun üzerinde Müslüman nüfusu ile dünyanın en büyük helal gıda pazarlarından biridir. Helal gıda sektörü Endonezya gıda endüstrisine her yıl onlarca milyar dolar katkı sağlamaktadır. Bu kapsamda 3 helal endüstri bölgesi kurduk, ayrıca 3 helal endüstri bölgesi daha kurulma aşamasındadır.” dedi.
Küresel Müslüman nüfusun 1,8 milyardan 2030’da 2,2 milyara ve 2050’de 2,6 milyara çıkmasının beklendiğine dikkati çeken Listriana, “Müslümanların nerede olursa olsun helal gıda tüketmek zorunda olmaları, helal gıda pazarının küresel helal endüstrisindeki büyümeyi domine etmesini sağlayacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Listriana, bu bağlamda deniz kaynaklı gıda üretimini artırmak amacıyla mavi ekonomi politikası geliştirdiklerini belirterek şunları söyledi:
“Deniz koruma alanlarını genişleterek, kota bazlı avlanmaya izin vererek, kıyı ve iç sularda sürdürülebilir su ürünleri yetiştiriciliğini teşvik ederek, kıyı alanları ve küçük adaların kontrolünü sağlayarak, balıkçıların katılımıyla deniz plastik kirliliğini temizleme hareketiyle okyanuslardan daha fazla gıda ve helal üretim elde etmeyi planlıyoruz.”
Uganda İslam Üniversitesi Rektörlüğünden idari asistan Aliyu Umar Waziri, İslami finansın temel kavramlarını anlattı, İslami bankacılık ve finansa ilişkin kamuoyunda farkındalık eksikliği bulunduğunu dile getirdi.
Pakistan’da faaliyet gösteren Dubai İslam Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Syed Muhammad Abubakar, İslami finans alanında veri kullanımının önemine işaret ederek, ne kadar çok veri olursa, o verilerden yararlanarak alınan kararların o kadar bilinçli ve verimli olacağını belirtti.
Abubakar, verinin bu anlamda sağlayacağı avantajlara ilişkin, “İslami finans tarafında önce kaynaklarımızı yönlendirebileceğimiz alanları ve projeleri belirleyebiliriz. Örneğin, yatırımcılar oldukça bilgili ve İslami finans kapsamında fonların nereye yatırıldığını görmek istiyorlar. Veri bu noktada daha fazla şeffaflık sağlar ve projelerin izlenmesini ve takibini kolaylaştırır. Yapay zekanın gelişmesiyle artık sadece geçmiş verileri görmekle sınırlı kalmıyoruz. Geçmiş eğilim ve kalıplara dayanarak geleceğe dair verileri de tahmin edebiliyoruz. Bu da yatırımcı güvenini artırır. Aynı zamanda finansal kaynaklarımızın gerçek zamanlı takibini mümkün kıldığı için şeriata uygunluk kontrollerini de güçlendirir.” diye konuştu.