
Türkiye’nin korumacılıkta sembol kenti olan Safranbolu, UNESCO Dünya Mirası unvanını alışının 31. yılını büyük bir heyecanla kutluyor. Safranbolu Belediyesi Leyla Dizdar Kültür Merkezi’nde başlayan kutlama programı; yerel yönetim, akademi ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirdi.
Yurt dışı programı nedeniyle etkinliğe video mesaj ile katılan Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, Safranbolu’nun mirasını koruma sorumluluğuna dikkat çekti. Köse, mesajında şu ifadeleri kullandı:
“Aklım da kalbim de Safranbolu’da. 31 yıl önce devraldığımız bu meşaleyi gururla geleceğe taşıyoruz. Bu sürece temel atan Kızıltan Ulukavak başta olmak üzere, Metin Sözen, Doğan Kuban gibi kıymetli hocalarımızı saygıyla anıyorum. Safranbolu halkına bu mirasa sahip çıktıkları için minnettarım.”

Programın açılışında konuşan Belediye Başkan Yardımcısı Taner Timar, Safranbolu’nun başarısının sadece bir unvandan ibaret olmadığını vurguladı. Timar, “31 yıl önce çıkılan bu yol, taşa, sokağa ve belleğimize sahip çıkma yoluydu. UNESCO tabelası bir sonuçtur; asıl başarı halkımızın geçmişine duyduğu saygıdır,” diyerek koruma bilincinin önemine değindi.

Sempozyumun detaylarını paylaşan Safranbolu Kent Konseyi Başkanı Nuray Türker, etkinliğin bilimsel derinliğine vurgu yaptı. Türker, 17-19 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek sempozyumda Türkiye’nin 12 farklı üniversitesinden gelen akademisyenlerin toplam 58 bildiri sunacağını belirterek, Safranbolu’nun sadece bir turizm noktası değil, zengin bir bilgi kaynağı olduğunu ifade etti.

Karabük Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Elif Çepni ise sürdürülebilirlik vurgusu yaparak, “Bu zenginlik sadece bize değil, tüm insanlığa ait. 900 yıllık bu birikimi, bizden önceki kuşakların bıraktığı özenle gelecek nesillere aktarmalıyız,” dedi.
Safranbolu Kaymakamı Hayrettin Baskın, UNESCO mirasının yüklediği tarihi sorumluluğun altını çizdi. Kamu ve mahalli idareler olarak en yüksek standartlarda koruma sağlamak için çalıştıklarını belirten Baskın, sempozyumun kentin geleceğine ışık tutacağını söyledi.

Sempozyumun ana konuşmacısı Prof. Dr. Hüseyin Çeken, Safranbolu’nun ekonomik geleceğinin “koruma-kullanma dengesi” üzerine kurulması gerektiğini vurguladı. Çeken, turizmin sadece bir gezi faaliyeti değil, 85 yan sektörü besleyen devasa bir ekonomik güç olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin turizmde nicelik (sayı) yerine niteliğe (gelir) odaklanması gerektiğini belirten Çeken, “Dünya ortalamasında turist başına harcama 1000 dolarken, Türkiye halen bu sınırın altında. Eğer geliri artırmak istiyorsak geleneksel ‘deniz-kum-güneş’ turizminden ziyade kültür ve sağlık turizmine yönelmeliyiz. Safranbolu, bu dönüşümün merkez üssüdür,” dedi.

Prof. Dr. Çeken, Safranbolu’nun kimliğini kaybetmemesi için şu uyarılarda bulundu:
Çeken, sunumunda Safranbolu’nun güncel turizm tablosunu da paylaştı:
Konuşmasını “Geleneğimiz geleceğimizdir” vurgusuyla tamamlayan Prof. Dr. Hüseyin Çeken, “Kültür statiktir, yerine yenisini koyamazsınız. İkinci bir Ayasofya inşa edemeyeceğiniz gibi ikinci bir Safranbolu evi de yapamazsınız. Bu mirası atalarımızdan borç aldık, aynı saflıkta gelecek kuşağa devretmeliyiz,” diyerek yerel halkın ve yönetimin bu sürece aktif katılımının şart olduğunu belirtti. Sempozyum plaket taktimi ile sonlanırken, katılımcılar program kapsamında ayrıca:
