Yeni bir çarşamba gününde, yeniden birlikteyiz.
Ülkemizde sos-yo ekonomik sıkıntılar ,dünkü gibi, daha önceki, çok daha önceki gibi, hatta gemi azıya almış at gibi hızla gidiyor.
Gidiş kötü, çok kötü ve de ürkütücü boyutlara ulaştıracak olan korkunç ve de kahrolası bir dönem yaşıyoruz.
Yok yok; Günün bu serzenişlerini siz değerli okurlarımla paylaşmamda, ne çarşambanın ne perşembenin gelişinin çarşambadan belli oluşunda günlerin bir dahli yok. Aslında bu çarşambanın gelişi ,geçen haftalardan ,geçen aylardan alınan kararlardan, dinleyip okunanlardan belliydi.
Ülkemizin hem siyasi söylemlerden, hem ekonomik sıkıntılardan arındırılması hususunda alınan kararların aynen devamına karar verilmesinden belliydi.
Emekli açlık ,yoksulluk verileri göz önündeyken, halleri gereği en ziyade yapabilecekleri dua ya da beddua edebilmekten başka güçleri olmayan emeklileri diğer yurttaşlardan ayrı tutmak, en az emekli abla, ağabeylerin, teyze halaların hasta ve yaşlıların dualarını almak varken teğet geçmelerinden belliydi.
Serzenişleri sürüyor.
Genel seçimler öncesi verilen vaatlerle, rahatlatılmış ekonominin düzeleceğine yönelik hayal ürünü vaatler tepkilerin dozunu biraz düşürüyordu. Şimdilerde eski boyutuna tekrar ulaştı. Biri-yer biri- bakar misali.
Siyasi iktidardan beklediği ilgiyi göremeyen emekliler, maaşlarında düzeltme ve refah payı beklediklerini duyurdu. Toplumun çoğu kesiminin maaşları artırıldı, emeklilerin refah payının artırılması düşünülmedi. Yıllardır krizin pençesinde kıvranan emekliler seçimden sonra başlayan vergi artışı ve zam yağmurunu böyle yorumladı ;“ Kötü günler bitti, daha kötü günler geliyor” denmeye, ekonomik krizin faturası ,acı reçeteyle herkese kesilince, başta KDV olmak üzere artırılan vergiler emeklileri de nefes alamaz hale getirdi. Seyyanen zam emeklilere de yapılmalı söylemleri yüksek sesle seslendirilmeye, ‘herkese var da bize yok mu?’ denilmeye başlandı. Her şeye rağmen son yılların en sessiz ve sakin Türkiye Emekliler Derneği Karabük Şube Başkanı Celal Bulut bile İktidara seslenerek, “Emeklileri yok saymayın. Bindiğiniz dalı kesmeyin, verilen zammın en azının emekliye reva görülmemesi emeklileri isyan ettirdi. Büyük hayal kırıklığı yaşıyoruz, “Emeklilerimiz çok üzgün ve kırgındır. Bizim ahımızı almayın, duamızı alın” dedi. Bulut; “ Emeklilerimizin 10 milyondan fazlası, asgari ücretten daha az maaş alıyor. Oysa biz emekliler aynı havayı teneffüs ediyor, aynı suyu içiyor, aynı pazara, aynı markete ,aynı fırına gidiyoruz.” Dedi. 16 milyon emeklinin dolayısıyla 30-35 milyon insanın gözü meclise çevrilmişti. Muhalefet partili milletvekillerinin emekliye zam talepleri iktidar partilerinin oylarıyla reddedildi. Emeklileri %25 zamla açlığa mahkum ettiler. Dünyanın en düşük refah seviyesine sahip insanları konumuna getirdiler. Batılı emeklilerle yerindirdiler. Onlara; ‘Biz yaşıyoruz siz sürünüyorsunuz’ dedirttiler.
Emekliye;’ Herkese var da bize niye yok’ diye sordurttular. Ve de
“İsteyenin yüzü bir kara olursa vermeyenin yüzü zenci olsun” dedirttiler…