
Karabük Kitap Günleri’ne katılan yazar ve dil bilimci Feyza Hepçilingirler, Safranbolu Birlik Haber’den Samet Oğuzhan Doğan ile etkinlik sürecini ve Karabük izlenimlerini içtenlikle paylaştı. Hepçilingirler, kitapların ve edebiyatın birleştirici gücüne vurgu yaptı.
“Karabük’e ilk gelişim değil, ancak bu seferki farklıydı”
“Karabük’e ilk gelişim değil, yaklaşık 10 yıl önce Aydın Ilgaz ve Nilgin ekibiyle gelmiştim. Çok güzel anılarla ayrılmıştım,” diyen Hepçilingirler, bu seferki ziyaretin kitabın merkezde olduğu bir panelle daha farklı geçtiğini belirterek şöyle devam etti:
“Hava muhalefeti şanssızlık oldu, beklenmedik yağmur geldi. Yağmura rağmen katılım düşük oldu ama yazar arkadaşlarla bir araya geldik. Panelde özellikle öyküyü yazmak ve okumak üzerine konuştuk. Katılımcıların memnun olduğunu görmek sevindiriciydi. Daha geniş kitlelere ulaşmayı isterdim ama bazen şartlar izin vermiyor.”
Hepçilingirler, etkinliklerde belediye desteğinin yetersiz olmasından duyduğu üzüntüyü samimiyetle ifade etti:
“Çok sayıda etkinliğe katılıyorum. Genelde davetleri geri çevirmem ama belediye organizasyonlarında belediye başkanının gelmesini, bizlerle yemek yemesini beklerim. Bu sefer hiç böyle bir destek göremedik. Öğretmen evinde kaldım; çarşaflar değişmemişti, zorunlu olarak değiştirdim. Kötü bir deneyimdi.”
“İnsan sıcaklığı her şeyden önemli”
Yine de yaşanan aksiliklerin, edebiyat ortamındaki dostluğun ve sıcaklığın önüne geçemediğini vurgulayan Hepçilingirler, “İnsan sıcaklığı benim için çok önemli. Buradaki edebiyatçılar ve okurların gayreti İstanbul’da yok. Bu çabayı çok takdir ediyorum. Kendimi içlerinden biri gibi hissediyorum,” dedi.
İstanbul ve Karabük arasında edebiyat köprüsü
İzmir’de yazmaya başladığını, ancak edebiyatın merkezi olduğu için İstanbul’a taşınmak zorunda kaldığını belirten Hepçilingirler, Karabük’te yeni dostluklar kurduğunu da şöyle aktardı:
“Yeni insanlar tanıdım, yeni dostluklar kurdum. Bazılarıyla bu dostluğu ömür boyu sürdüreceğimizi düşünüyorum. Onları İstanbul’a veya Ayvalık’taki evime davet ettim, onlar da beni Karabük’e tekrar davet ettiler. Edebiyatın sıcaklığını paylaştık diyelim.”
