
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Kafkaslı, 2030 yılına kadar diyabetli birey sayısında yüzde 25 oranında artış beklendiğini belirterek ebeveynleri uyardı. Çocukların anne karnından itibaren diyabetten etkilendiğini belirten Kafkaslı, “Annedeki yüksek kan şekeri bebeğe geçiyor. İlerleyen yaşlarda diyabet, obezite ve hipertansiyon geliştirme riskini artırıyor” dedi.
Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, diyabetle yaşam konusunda farkındalık oluşturmak ve erken tanının hayati önemine dikkat çekmek amacıyla ‘6. Diyabet Farkındalık Sempozyumu’nu düzenledi. Alanında uzman hekimlerin katılımıyla gerçekleşen sempozyumda, bilimsel sunumlar, güncel tanı yöntemleri ve diyabet yönetiminde multidisipliner yaklaşımların ele alındığı oturumlar yoğun ilgi gördü.
Etkinliğin düzenlenmesini Biyokimya ve Klinik Biyokimya Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Belce üstlenirken, açılış konuşmasını Biruni Üniversitesi Rektör Danışmanı Doç. Dr. Burak Önal yaptı. Diyabetin küresel ölüm nedenleri arasında 8. sırada yer aldığını hatırlatan Önal, hastalığın inme ve kardiyovasküler rahatsızlıklar başta olmak üzere birçok ciddi komplikasyonun tetikleyicisi olduğuna vurgu yaptı. Erken tanı, düzenli takip ve toplum farkındalığının diyabetle mücadelede en güçlü araçlar olduğunu ifade eden Önal, bu tür farkındalık çalışmalarının toplum sağlığı açısından kritik önem taşıdığını belirtti.
2030 yılına kadar yüzde 25 artış yaşanacak
Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Kafkaslı, gebelikte ortaya çıkan diyabetin hem anne hem de bebek sağlığı açısından kritik bir önem taşıdığını vurguladı.
2030 yılında diyabetli sayısında yüzde 25 oranında bir artış beklendiğini de öngören Prof. Dr. Kafkaslı, şunlara değindi:
“Dünyada ve Türkiye’de yaşam şartlarımız, çevresel faktörler ve beslenme şeklimiz diyabet oranını düzenli olarak artırıyor. Kadın doğumcu olarak neden benim için önemli? Çünkü, geleceğimizi diyabetten korumalıyız. Çocuklar anne karnından itibaren diyabetten etkileniyor. Diyabet, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) riski artırıyor, metabolik dengesizliklere bağlı olarak komaya kadar gidebilecek bozukluklar geliştiriyor. Göz bulguları oluşabilir, hatta körlüğe kadar ilerleyebilir. Sezaryen ve prematür doğum riskini de artırıyor. Düşük riskini yükseltiyor.”
Annede kan şekeri yüksekliğinin bebeğe de geçtiğini belirten Prof. Dr. Kafkaslı, bu durumun çocuğun ilerleyen yaşlarda diyabet, obezite ve yüksek tansiyon geliştirme riskini artırdığını ifade etti.
Prof. Dr. Kafkaslı gündelik hayatta sık kullandığımız kimyasal içeren ürünlerin de gebelikte gelişen diyabete etken olduğu söyleyerek; Yapışmaz tencereler, suya dayanıklı kumaşlar, gıda ambalajları, temizlik malzemeleri gibi sık kullandığımız kimyasal içeren ürünlerin gebelikte kullanımına dikkat edilmeli uyarılarında bulundu. Ürün seçiminde etiket okuma alışkanlığı kimyasal maruziyeti azaltacaktır.
10 farklı diyabet türü var
Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Prof. Dr. İlker Tolga Özgen, Amerikan Diyabet Derneği’nin diyabeti artık 10 farklı alt tip altında sınıflandırdığını belirtti. Genetik biliminin ilerlemesiyle MODY olarak bilinen monogenik diyabet tiplerinin tanımlandığını ifade eden Özgen, diyabetin çocukluk çağındaki çeşitliliğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Özgen, değerlendirmesinde şu bilgileri paylaştı:
“Tip 1 ve Tip 2 diyabet, en bilinen diyabet tipleri. Ancak MODY dediğimiz, tek gen bozukluklarına ve insülin üretimindeki metabolik sorunlara bağlı diyabet tiplerinin sayısı giderek artıyor. Yeni doğan diyabetleri de görüyoruz, babadan geçen, geçici seyreden tipler de mevcut.
Ülkemizde çocukluk çağı diyabet vakalarının büyük çoğunluğu hala Tip 1 diyabet. Bu tablo bebeklik döneminden 18 yaşına kadar her yaşta karşımıza çıkabiliyor, hatta erişkin yaşta tanı alan Tip 1 diyabet vakaları da mevcut. Türkiye’de her yıl yaklaşık bin 700 yeni Tip 1 diyabet vakası görülüyor ve bazı hastalar hâlâ ağır klinik tablolarla başvurabiliyor.
Tip 1 diyabet tüm diyabet vakalarının yüzde 5-10’unu oluşturuyor, büyük çoğunluk ise ileri yaşlarda görülen Tip 2 diyabete ait. Ancak Amerika’da yapılan son bir çalışma, diyabet vakalarının üçte ikisinin Tip 1, üçte birinin ise Tip 2 olduğunu ortaya koyuyor. Obezite oranlarının yükselmesiyle özellikle 10-19 yaş arasındaki adölesan grupta 150-160 kiloya ulaşan gençleri görüyoruz ve bu hastaların kan şekeri ölçümleri 200 mg/dL gibi yüksek değerlerde gelebiliyor. Dolayısıyla ülkemizde de adölesan dönemde Tip 2 diyabet sıklığının artmaya başladığını gözlemliyoruz. Diyabeti erken evrede yakalamak, tedavi başarısını belirgin şekilde artırıyor.”